Merhaba! benim adım Ömer Kerem

Tanıştırayım oğlum “Ömer Kerem”

18512720_1376110325759474_5591593273845088256_n

18645703_1356996527741705_7130804124169273344_n

Fırsat bulup yazana kadar nerdeyse 1 yaşına girecek oğlum :) 02/11/2016 tarihi artık benim için en önemlilerinden biri oldu ;)

yeni yeni oyunlar oynamaya, karşılıklı oyuncak kavgaları etmeye başladık :P

Rabbim, güzel ve huzurlu ömürler verir inşallah…

http://omerkerem.com :D

Bu gece…

Yağmur var, çay var bir de sen olsan,
Tadından yenmezdi bu gece ey sevgili.
Kim bilir belki mum ışığında şiir’de okurdum sana.

Hadi birşeyler yazayım.

En çok ihmal ettiğim yerlerden biriside burası, yazacak çok şey var ama bir türlü yazamıyor insan.

 

 

Düşünmek İçin Vaktin Var

Unuttuğumun ilk günü bir tebessüm filizlendi
Unutabilmenin en büyük zaferlerden olduğunu gördüm
Köklerinden ellerinle tutup ağacı sökmek
Ve bakıp titrek kollarına çok yorulduğunu bilmek

Yudum suyla hasretleşmek istemsizce titremek hayat ölüm arası nefesleşmek
Kendini kandırmaktan arındırmak sert defans olmamalıya yok şans bilindik bu türbülans
Unuttuğumun sonrası hatır gönül sofrası ve bir ziyafet bayram yeri kalbimin tam ortası
Kelepçesine aşık eller artık anladı bir yerde zaptedilmiş olduklarının farkına vardı

Halden hale bir revane boş mahalde ben divane dört duvarın çemberinde bir insandır meyane
Unuttuğumun ertesinde noktalar virgüle döndü sahte gümüşler sana kaldı altınların bitti
Sis ortadan kalktığında başlar dalış temaşası
Sis ortadan kalkmadan her ileri adım muallakta

Sinen içine yangınlarından kül topla yada çık dışarı aptallar gibi beyaz tavşanı ara
Yahut al silahlarını dünyalarını tara yada geç aynanın karşısına saçlarını tara
yada kaybettiğin saçlarını aynalarında ara
unutmadan ferah yok, unutmadan olmuyor

Düşünmek İçin Vaktin var
unutma unutmadan olmuyor
aklara varmak için karalardan cay
unutma unutamadan olmuyor
demesi kolay diyeni tabi bunu iyi bilirim
her şey unutulmuyooor

Balkonuma konan kuşlarla veda vaktidir
Bu veda, vedaların ne sonuncusu ne de ilkidir
Hayat kargaya peynir, insansa tilkidir
Hayat çoklu yaşanır, ruhlarsa teklidir
Yavaşlarsan itekletir, fazla hızlı gidersen setekletir
Hayaller randevularda bekletir
İnsanlar defterine adını ekletir
Hayat bazı adları defterinden silmeni gerektirir
Bazen gün, bazı ay ve bazı bazı o yaşanmış uzun yılları tek saniyede silmeyi gerektirir

Unutabilmektir işin özü, unutubilen olabilmektir samuray kılıcı misali tek hamlede kesmektir
Kendini ihtiyacın kadar sevmektir ve insan herşey için muhtedir ve minik bir damla nutfedir
An be an aklımdadır, aklımı benden kaçır bendeyken canım acır unutamayan ağır taşır

Sagopa Kajmer – Düşünmek İçin Vaktin Var

 

İşler güçler

Yoğun iş temposunun getirisinden dolayı yapılan planların tutmadığı bir gerçek var.
Şimdi bu gerçeği kabullenip daha da işe yoğunlaşıp planları aksatmamalı.(*kendime not) Vesselam.

Okunması gereken çok kitap var

2013/2014 okuma listemde bulunan kitaplar aşağıda, olabildiğince sahaf gezip toplamaya çalışıyorum. Önermek istediğiniz kitap varsa mutlaka yazın :)

1. “The Little Prince” Antoine de Saint-Exupéry (1943)
2. “Il Romanzo di Cipollino” Gianni Rodari (1956)
3. “The Rose and the Ring” William Makepeace Thackeray (1854)
4. “The Little Bookroom” Eleanor Farjeon (1955)
5. “The Three Musketeers” Alexandre Dumas (1844)
6. “The Secret Garden” Frances Eliza Hodgson Burnett (1909)
7. “The Treasure of the Nibelungs” G.Schalk (1953)
8. “Alice’s Adventures in Wonderland” Lewis Carroll (1865)
9. “The Adventures of Sherlock Holmes” Arthur Ignatius Conan Doyle (1891)
10. “A Norwegian Farm” Marie Hamsun (1933)
11. “The Humpbacked Horse” Peter P. Ershov (1834)
12. “Souvenirs entomologiques” Jean-Henri Casimir Fabre (1879-1907)
13. “Toui Mukashi no Fushigina Hanashi-Nihon Reiiki” Tsutomu Minakami (1995)
14. “Ivan the Fool” Leo Tolstoy (1885)
15. “Eagle of the Ninth” Rosemary Sutcliff (1954)
16. “Winnie-the-Pooh” A. A. Milne (1926)
17. “Les Princes du Vent” Michel-Aime Baudouy (1956)
18. “When Marnie Was There” Joan G Robinson (1967)
19. “The Long Winter” Laura Ingalls Wilder (1940)
20. “The Wind in the Willows” Kenneth Grahame (1908)
21. “The Ship That Flew” Hilda Lewis (1939)
22. “Flambards” Kathleen Wendy Peyton (1967)
23. “Tom’s Midnight Garden” Ann Philippa Pearce (1958)
24. “The Adventures of Tom Sawyer” Mark Twain (1876)
25. “Chumon no Ooi Ryouriten” Kenji Miyazawa (1924)
26. “Heidi” Johanna Spyri (1888)
27. “Twenty Thousand Leagues Under the Sea” Jules Verne (1870)
28. “The Borrowers” Mary Norton (1952)
29. “Devatero pohádek” Karel Capek (1931)
30. “Swallows and Amazons” Arthur Ransome (1930)
31. “The Flying Classroom” Erich Kästner (1933)
32. “Robinson Crusoe” Daniel Defoe (1719)
33. “Treasure Island” Robert Louis Stevenson (1883)
34. “twelve month” Samuil Marshak (1943)
35. “Tistou les pouces verts” Maurice Druon (1957)
36. “The man who planted the welsh onions” Kim Soun (1953)
37. “Strange Stories from a Chinese Studio” Pu Songling (1740)
38. “The Voyages of Doctor Dolittle” Hugh John Lofting (1922)
39. “Journey to the West” Wú Chéng’en (1500~?)
40. “Little Lord Fauntleroy” Frances Eliza Hodgson Burnett (1886)
41. “From the Mixed-Up Files of Mrs. Basil E. Frankweiler” Elaine Lobl Konigsburg (1968)
42. “Alla vi barn i Bullerbyn” Astrid Lindgren (1947)
43. “The Hobbit, or There and Back Again” John Ronald Reuel Tolkien (1937)
44. “A Wizard of Earthsea” Ursula K. Le Guin (1968)
45. “The Little White Horse” Elizabeth Goudge (1946)
46. “Bylo nas pet” Karel Polacek (1969)
47. “City Neighbor: The Story of Jane Addams” Clara Ingram Judson (1951)
48. “The Radium Woman” Eleanor Doorly (1939)
49. “The Otterbury Incident” Cecil Day-Lewis (1948)
50. “Hans Brinker or The Silver Skates” Mary Mapes Dodge (1865)

Not: Elinizde varsa ve satmak isterseniz görüşelim
gmail@muzafferkeskin.com

Biraz…

kendime zaman ayırsam iyi olacak…
Bunu yapmalıyım, şunu yapmalıyım dediğim bir dünya şey birikti ve ben yapmadan da listeden eksilmeyecekler :(

kendine zaman ayır muzo!

Deniz üstü köpürür

Hey canım rinnanay rinna rinnanay
Kayığada binsen götürür
Hey canım hey

Benim de şu cihana gelişim
Hey canım rinnanay rinna rinnanay
Bir güzelden ötürü
Hey canım hey

Deniz üstü yelkenden
Hey canım rinnanay rinna rinnanay
Ecel geldi erkenden
Hey canım hey

Denizin ortasında
Hey canım rinnanay rinna rinnanay
Mum yanar sofrasında
Hey canım hey

Benim de bu cihandan gidişim
Hey canım rinnanay rinna rinnanay
Memleket sevdasından
Hey canım hey

Kardaslar – Deniz Üstü Köpürür (1973)

Adam

Oturduğu yerden kalktı, masanın üzerindeki sigaraya uzandı eli ve bir tane yaktı adam.
Apartman da ki ayak sesindeydi kulağı, bir an heyecanlandı gelmeyeceğini bildiği halde.

yavaş yavaş uzaklaşıyordu ayak sesi, bir nefes daha çekti sigarasından. Eski ritmine dönmüştü artık kalp atışları.

hüzün vardı yüzünde, cam’a vuran yağmur damlaları ile irkildi, karanlık çökmüştü istanbul’a gökyüzüne baktı, şehri dinledi adam.

Üşüyorum

Üşüyorum bu oda da, bu evde, bu sokakta, kısacası bu şehirde.
sen giderken, içimi ısıtan sevgini’de aldın gittin ya sevgili
ısınmadı, ısınamadı bir daha yüreğim
ıslak bir istanbul rıhtımında denizi, gemileri seyrediyorum

ve seni düşünüyorum sevgili
geminin denizde bıraktığı izler gibi
seninde hatıraların bir bir yok oluyor
bazen soruyorum kendime yolda görsem tanırmıyım acaba diye
belkide diyorum kac defa denk geldik ama tanımadık.

Sen gittin
sevgin gitti
ben üşüyorum.