Bakışlarınla maviye boyarken dünyamı
Gülüşünle baharlar geldi ruhuma
Hele tuttuğunda ellerimi
Sen olurdun, ben olurdun, biz olurduk bir olurduk…
Dokunduğunda dudaklarım dudaklarına
İşte o anda teslim ederdik ruhumuzu, ölürdük.
Artık kapkara dünyamda yok mavilerin,
Ruhum ise hazanda.
Canım yanıyor sol yanım acıyor…
Month: October 2008
Bir hikâye yazılmalı
Kahramanları kadın ve erkek olmalı
Hikâye
Klasik başlamalı ön sözü, bildik cümlelerle.
Erkek çaresiz aşka özlem duyan
Kadın viran yıkılmış
İşte kader karşılaştırdı
Hikâye bu ya
Önce tedirgin bakışlar
Sonra ürkek cümleler dudaklar, da
Korkular kaygılar ve sorular
Zamanla cevaplanır bir kısmı, masum yalanlarla
Neden ben denir önce karşılıklı
Cevap, yine klasik
Bilmem sana çeken bir şey var beni
Aklımı kurcalıyorsun sürekli…
Sanki duyulmak istenen cümleler dökülür dudaklardan
Hani çaresiz ve duygu boşluğu da vardır ya
Tamam, buldum aradığımı der dudaklar, ya kalp?
İşte hikâye şimdi başlar.
Sanki aranılan her şey karşılarında durur
Ve yine klasik sözler dökülür dudaklardan nerdeydin?
Sanki seni bana yazmışlar neden yoktun
Kendi bile inanmaz söylediklerine, nerdeydin!
Sorular cevap bulur teker, teker
Vardır birkaç da ortak yönler
Sorun yoktur artık birleşmeye
Ömür boyu paylaşmaya
Tatlı bir telaş başlar, paylaşılacak bir hayat var
Önceleri masum istekler, yine klasik ve aynı
Yoktur önemi paranın pulun
Sadettir özlemi kulun…
Böyle tatlı devam eder bu hikâye
Sonra, iki şahitle nikâh dairesine
Hadi sizde yorun biraz kafanızı
Yazın bu hikâyenin hazin sonunu
YA DA ???
Ayhan zenbilci
her şey zaten bir hikaye değilmi?