Yazılmalı tekrardan, bıkmadan, usanmadan, vazgeçmeden…
Yeni sayfalar açılmalı hayata dair, bıkmadan usanmadan, pes etmeden(!)…
Hatıralar, acılar silinmeli veya hak ediyorsa derinlere gömülmeli…
Month: March 2009
Yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yanlızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan, “bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla karşılaşabilirsin. İki ucu keskin bıçaktır bu işin sonu. Yaptıklarınla değil yapamadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. sen, “ama senin için şunu yaptım” derken o, “şunu yapmadın” diye cevap verecktir ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.
Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, kızdın, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün şiirler yazdın. “peki o ne yaptı?” deme, herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu, bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? senin hayatı ıskalama lüksün yok, onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. “acılara tutunarak” yaşamayı öğreneli çok oldu, hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü birşey değil.
Sen mutluluğu hiç bir zaman bağlamadın ki… Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor, kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? kentin hiç girmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana, uzun zamandır görmediğin arkadaşlarınla görüşeceksin yine, yine onun için bıraktığın tüm güzelliklere geri döneceksin.
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Elbet değerini bilecek, verdiğin değeri hakedecek biri çıkacak karşına ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini… Sen de bulacaksın seni gerççekten seveni…
Bu güzel mektup için Sevgili Başak‘a teşekkürlerimi iletiyorum ;)
Sahnesi ise, ve bu sahnede arkada kalıp figüran öne çıkıp başrol oyuncusu olmak senin elindeyse, ne duruyorsun be…
(Sago yine yapmış yapacağını)
Benim bir sırrım var açıklanmayacak kadar sır..
Bundan çıkar hır, patlamalar vuku bulur dert kahır..
Sırdan geçen dilim olsa hale değer diken..
Bilmez bilen adam olur,ben ben iken..
Ya söylersem kim anlar..
Söylemezsem bağlar gamlardan ağlar.
Bu yıpranışta dağılır bütün..
Doymaz Sago yakar tütün..
İçindeyim oyunun büsbütün,
Hayatıma musallat oldu şöhret,ün..
Karıştı yarınım bitti dün,tedirgin bugün..
Topla çıkar nedir sonuç?
Her kıyasta dilime değer bıçağa ait keskin uç,
Kimdir suçlu kimde suç?
Öylesine kibirli ki biber yakmadan bırakmaz rahat,
Yarası ağır dilimin bulamıyorum kapatacak bant!
Üzerime gelin bakın,dinamit bağlı gövdeme,
Yaklaşını uçururum uçurtma misal pimden iplerle..
Fesatlar kapıma vardılar ellerinde güllerle,
İşlerine gelmediğinde saldırdılar aynı güllerin dikenleriyle..
Vurdular siyah güllelerle..
Giy ateşten gömlekleri bir bir yansın üzerin.. Ve dahi..
Kır topraktan çömlekleri.. Zaten tedirgin halim..
Bir benim,bir bendim ve bir kendim ortadayım..
Bitmez derdim,bu hal beni yer bitirir bildim..
Aklıma gelen başıma geldi,
Başım yarıldı,aşım soğudu..
Yine iştahsızlık elinde oyuncak etti açlığımı..
Artık kartopu oynamak istemiyorum ellerim dondu,
Türlü saklambaç oyunlarından gözlerim yoruldu..
Nerdesiniz güven abideleri ha? Cesaret haylazları?
Gösterin bana 62 den tavşan yapan hokkabazları,
Belirleyin karşımda durabilecek tüm küfürbazları,
Demirden mızraklarla kırdım sazları,
Deştim böğründen kıyamadığım hazları,
Verin bana yazları!
İlahi merhamet sarayı..
Ya hannan..
Sensin rana..
Sensin mana..
Sensin rahman..
Sensin canan..
Ruhum işgalden kurtulmaz vatan,
İnfilak eder alev ateş volkan hislerim kırıklar..
Püskürüyor üzerime lav,kıvılcım korlar,
Elimdeki bir avuç dolusu su ile sönmez bu yangınlar..
Ben bir sırra sahibim,hayat uykusuna yatmış,
Ben çok dosta sahiptim güvensizlik içine batmış.
Şahit oldum birileri mutluluğu parayla kapmış..!!!
Giy ateşten gömlekleri bir bir yansın üzerin.. Ve dahi..
Kır topraktan çömlekleri.. Zaten tedirgin halim..
Bir benim,bir bendim ve bir kendim ortadayım..
Bitmez derdim,bu hal beni yer bitirir bildim..
Ateşten gömlekler… Topraktan çömlekler…
Ne maymundan geldin, ne de seni getirdi leylekler…
Sagoya kulak ver, Sagoya kulak ver… Sagoya kulak ver…