Dünya…

Oyun saha’mya dünya oynuyorum işte içimden geldiği gibi…
Bazıları kızıyor bana, kim ne derse desin arkadaş! ben bildiğimi okurum ve hatalar yaparım kiminin telafisi olmaz, kimini ise telafi etmek istemem, Üç günlük dünya der geçerim.
Dün, bugün, yarın…

Dün’e bakarım neler yapmışım diye…
Bugün’ü yaşarım, yarının ne getireceği düşüncesi ile…
Yarın! büyük bir soru işareti olur hep önümde, acaba bana bir süpriz yapacak mı diye….
Bazı insanlar acır halime… Bazıları hak verir… Bazıları ise güler. İşte bu derim; tebessüm insanların yüzlerinde olması gerektiği gibi…

Aşklar yaşarım kendi halimde, bazen bir olur bazen beş ama sevdalım bir’dir olması gerektiği gibi…
Hayallerimin peşinden koşarım düşünmeden, özgürce hoyratca savrulur benliğim olması gerektiği gibi…
Düşler kurarım periler ülkesinde prens rol’ünde, masallararası maceralar kovalarım, tek gözlü canavar peşinde…

Açarım gözlerimi, yaşamın kenarında, olması gerektiği gibi…

Bir birinden farksız geceler…

Dün gibi, bugün de, yarın da aynı olacak…
Radyoda çalıyor “Yalı Çapkını” sanki sitem edercesine.
Ben ise seni düşünüyorum yine, her gece olduğu gibi, sitem eder gibi…

Herkes uyudu yine…

Herkes uyudu yine içtimada düşünce
Bazen tercih etmen gerekir bilmemeyi bilmeye
El değmemiş hayallerimin ortasında duran bir kara sevda
Camına taş fırlatsan uyansa
Cesaretimi topladım konuşacaktım
Sen gelince sular altında kaldı anlatacaklarım
Gözlerimin sığıcağı kadar aralık kapım
Ellerin gül kokardı sen diken satardın
Hayır ağlamıyorum üstümden yağmur bulutu geçti
Hayır ağlamıyorum gözüme biraz sen kaçtı
Çok tedirginim çünkü çok soğuksun yahu
Yine ormanın içine doğru kaçtı ürkek bir ahu
Gülümsemene hasretim
Bağlanmış basiretim hemde kapalıymış kısmetim
Boşuna bekllemişim
Bir sokak köpeği buldum ona sarıldım ağladım ağladım
Aklımı avla bir gafil kuş gibi mermiye değsin
Ama bu canımı sakla,başka bir canım yok elimde avcumda
Merhametine dön beni benden cal buna lüzüm var
Yarım yanmış yarım donmuş
Aklım buna ilyas.info şaşmış
Ama şaşmamam gerekmiş
Bu şaşkınlıklar aptalcaymış
Senin kalbin ahşapçaymış
Benimki kezzapça bu aşk ahmakça
Geç ve köşene otur suskun
Senin zamanın değil bu zaman
Önce konuşmayı öğren sonra kolay kavran
Bu yollarda çok iyi olmalı manevran
Ve mis gibi kokmalı sunduğun manolyan
Yolcuların yolcusuyum
Yolum tozlu ilyas.info topraklı
Gerilmiş etten canbaz için ipler
Asfaltın üzeri paramparça cambazlar
Hepsini kaldırıp atar ölümden cımbızlar
Var olan son gücümle yüzümü yüzüne çevirmeliyim
Seni derhal görmeliyim
Ama hayır bir kez daha acı çekerek ölmemeliyim
Sana doğruları söylemeliyim
Karşımda yollar ahval paranormal
Ben yoruldum bir adım atmaya kalmadı takat
Beni üzmeden söylemeye çalıştıklarının hepsi
Yüzümü mosmor eden sert tokat
Aklımı avla bir gafil kuş gibi mermiye değsin
Ama bu canımı sakla
Başka bir canım yok elimde avucumda
Merhametine dön beni benden cal buna lüzüm var

Sagopa Kajmer/Kolera – Merhametine Dön

Almalı

Yine kağıdı kaleme ele, yazmalı/karalamalı bir şeyler hani içini dökmek gibi değil de o tat’da bir şeyler…
Günler gelip geçmekte, hayat bir şekilde devam ediyor/etmekte. İşler güçler yoğun koşuşturmaca bayram seyran aile derken 9 günlük tatilin ne olduğunu anlamadan gene iş başı ara vermeden çalışmaya devam.

Aslında yazacak çok şeyim var, lakin içimden bir ses kendine! sakla diyor düşüncelerini, hani olur ya belki birilerinin kalbi kırılır.