Az daha ölüyordum, yalnızlıktan

Geçenlerde gösterime giren bir türk filmi repliğinden başlık, alakaya maydanoz yani. Uzun zamandır adam akıllı bir şeyler yazmadım, yazmak istediğim çok şeyler olmasına rağmen, İçimi dökmeye bir yerden başlamalı dedim.

Son günlerde hiç istemediği kadar sigara içmek istiyor canım, 28 yıllık hayatım boyunca sigarayı tek tük içerin biri olaraktak garipsemedim değil, nerden geliyor bu istek anlayabilmiş değilim uzatmadan yakmalı hemen bir sigara, sevdiğin kadının kokusu gibi özlemle içine çekmeli dumanını. Ard arda aynı şarkıları dinler oldum gene, soğuk ve karanlık istanbul sokaklarında yürüme isteği uyanır oldu içimde, meraklı gözlerin üzerinde olduğu yabancı mahallelerde.

Mayıs ayının 2. günü yeni bir yaş’a gireceğim şaka maka 30’a ne kaldı şurda, vay be zaman ne kadar da çabuk geçiyor insan farkına varamıyor. Bir kaç gündür evde sürekli birşeylerle uğraşıyorum, 300 yakın cd/dvd’yi elden geçirdim 200 yakını kadarının artık lüzümsuz olduğu kanatine varıp kullanılmaz hale getirdim :) iclerinden neler çıkmadı ki, eski sevgililerime ait fotoğraflar msn konuşma kayıtları, notpad’e yazılmış/gönderilmemiş mektuplar. Sanırım herşeyi/olayı arşivlemek/saklamak gibi bir huy’a sahibim :) başlanan yarım kalan projeler, dökümanlar, e-kitaplar, makaleler vs.vs. bir dünya şey. Bir çoğunun içeriğini ve bir gün mutlaka yapacağım dediğim projelerin dökümanlarını pc’ye kopyaladım, neyin ne zaman lazım olacağı belli olmuyor :)

Ve gene sabah oldu, saat 06:20 ve ahmet kaya’dan şafak türküsü çalıyor…