Hicran Bakışlım…

Yağmurdu göz yaşlarımı saklayan giderken
Hava soğuk hava sisli hava ağlamaklıydı veda ederken
Bize dair bütün yaşanmışlıkları doldurup valize
Son bir kez bakıp gözlerine
Ben senden gidiyorum hicran bakışlım.

Sana giderken kocaman bir yürek
Enginlere sığmayan sevdamı bırakıyorum
Ağlama ne olur sil göz yaşlarını
Ve sarılma boynuma giderken dayanamam
Ben senden gidiyorum hicran bakışlım.

Yarım kalan bir hikaye öksüz bir yürek
Birde SENİ SEVİYORUM‘u bırakıyorum
Bakışlarını susuşlarını birde gülüşünü alıyorum yanıma
Yoldaş olsun sırdaş olsun avuntum olsun diye
Ben senden gidiyorum hicran bakışlım.

Seni sana bırakıyorum giderken
Yaşadığımız yılları birde mavi sabahları bırakıyorum
Yüreğini alıyorum yanıma giderken
Birlikte seyrettiğimiz yıldızları birde

ben senden gidiyorum hicran bakışlım.

Gecenin sessizliğini bırakıyorum giderken
Yüreğimin sıcaklığını gözlerimdeki ışığı,
Birlikte söylediğimiz şarkıları alıyorum yanıma
Şiirleri birde her mısrasında sevdamı haykırdığım
Ben senden gidiyorum hicran bakışlım.

Ruhumu bırakıyorum sana giderken
Yaşanmamış çocukluğumu gülmeyi unutmuş yüzümü,
Yüreğinin sıcaklığını alıyorum yanıma
Kulağıma fısıldadığın aşk dolu sözleri,
Ayaz gecenin sabahlarında yüreğimi ısıtsın diye
Ben senden gidiyorum hicran bakışlım.

Bendeki beni bırakıyorum sana giderken
Aşka sevdaya dair bütün yaşadıklarımızı,
Bütün yıldızları,sahilleri,yakamozları,çiçekleri, gülleri,
Sevgimi bırakıyorum sana giderken
ben SENİ SEVİYORUM hicran bakışlım.
Ben senden GİDİYORUM hicran bakışlım.

24/01/2004 Sebahattin ABİ Şiiri

Hicran Bakışlım şiir’ini indirmek için tıklayınız

26. Basamak…

Hayat’ın ilk çeyreğini tamamladık :) doğum günümü unutmayıp hatırlayan tüm dostlara teşekkür ediyorum.

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=QRlryY5mJoY]

Aramak…

Şarkıların sözlerinde arıyorum kendimi…
Kimi zaman buluyorum, kimi zaman daha da kaybediyorum…
Belkide bir ses, bir ışık bekliyorum Tanrı’dan!.. “Bana gel” diye…

Daha ne kadar acı verebilir bu hayat?
Duvarlar üzerime üzerime geliyor…
Yok olsun istiyorum hepsi…
Bir çayır, bir ağaç ve bir ip…

Ve bir hikaye…
Ağacı sıkı sıkıya toprağa bağlamak istiyordu küçük çocuk… Ağaç dediğime bakmayın fide’ydi aslın da o, büyüyecek ve ağaç olacaktı, kökleri toprağı öyle bir saracak’tı ki hiç bir fırtına kopartamayacaktı onu topraktan, hiç bir sarsıntı ve depremi umarsamayacaktı çünkü kökleri güçlü olacaktı, böyle olmasını istiyordu küçük çocuk… Fide büyüyüp kendi kökleri ile direnmeye başlayana kadar onu ayakta tutacak yıpranmasını, eğrilmesini, kırılmasın önleyecek onu koruyacak iki adet uzun destek sopasına ihtiyacı vardı, yanın da getirdiği sopalara baktı işini gürürdü ama gücü yetermiydi ki onları topraya saplamaya ve acaba fide bağlanmak istiyormuydu? bunu düşündü dizleri üstüne çöktü ve fide’ye bakmaya başladı… Anlayabilirmiydi onun ne istediğini, onunla konuşmadan… Anlayamazdı, anlamadı… ve onu olduğu gibi bırakmaya karar verdi, eğer ki fide’nin kaderin de ağaç olmak varsa olacaktı zaten… Ona sadece sevgisini vermeyi düşündü.. Böylesi daha doğru olacaktı… Fide’nin kendisi istemeliydi toprağa bağlanmak, kök salmak, büyümek güçlenmek… Hava kararıyordu eve dönmesi gerekiyordu, oysaki hiç ayrılmak istemiyordu yanından, yalnız bırakmak istemiyordu onu… Ama mecburdu…

Yaşar – Beni Koyup Gitme

Beni koyup gitme ne olursun
Durdugun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup gitme ne olursun
Bir deniz kıyısında otur.
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Beni koyup gitme ne olursun
Sonun kötüye varacak
Beni koyup gitme ne olursun
Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim
Yaptıklarını affettim
Beni koyup gitme ne olursun
Seninle gelmeyeceğim yine de
Beni koyup gitme ne olursun…

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=zjXDxrbJg7I]